10 Haziran 2021 Perşembe

Hicret, tanışmak, iletişim

Şimdilerde yerinde yeller esen bir tweeti alıntılayıp tanışmakla, ilişki – iletişim kurmakla alakalı bir şeyler yazdığım zincirleri derlediğim yazı. Zincirlerdeki bazı içerikleriyse akışı bozduğunu düşündüğüm için yazıya eklemedim. Murat hocanın mini zinciriniyse bağlamı aktarabilmek için bütünüyle yazıya aldım.

Kaynak:

https://twitter.com/benmbs/status/1139895552735420418

https://twitter.com/benmbs/status/1170817739860205568

https://benmbs.blogspot.com/2021/04/hicrete-dair-derledigim-birkac-ayet.html

https://twitter.com/muratonderman/status/1295673320516485125

 

Hicret, tanışmak, iletişim

 

Hucurat 13: "Ey insanlar! Sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık. Birbirinizle tanışmanız için sizi kabilelere ve sülalelere ayırdık. Allah'ın yanında en kerim olanınız, en çok takva sahibi olanınızdır. Kuşkusuz Allah, her şeyi bilendir, her şeyden haberdardır."

Rum 22: Göklerin ve yerin yaratılışı,  dillerinizin ve renklerinizin farklı oluşu O'nun ayetlerindendir. Bunda bilenler için ayetler vardır.

Firavun bile, Musa'yı bir tavsiye üzerine sarayına almıştı. Musa ilim verilmiş kulla tanışmıştı. İlim verilmiş kulla beraberken de başkalarıyla… "Onların işleri şura iledir" ayetini böyle düşünebilir miyiz?

Kötü örnekleri görmek için de "tanış olmamız" gerekiyor

Fatır 44: Yeryüzünde gezip, kendilerinden öncekilerin sonlarının nasıl olduğunu görmezler mi? Onlar, kendilerinden daha kuvvetliydiler. Göklerde ve yerde Allah’ı aciz bırakabilecek yoktur. Şüphesiz O bilendir, kadir olandır

"Mağara arkadaşları izbe bir yere çekilmişti" şeklinde itiraz gelebilir. Mağara arkadaşları; kıyam ederek hakkı haykırmış, başka çare kalmayınca Allah'tan rüşt isteğiyle, Allah'ın müdahalesiyle mağaraya sığınmıştı. Ve mağaradaki eğitimlerinden sonra yeniden gönderilmişlerdi.

 

Tanışmak, iletişim kurmakla ilgili bir başka zamanda da şunları yazmıştım: https://twitter.com/benmbs/status/1170817739860205568

 

"Kalem" ve "iklim" sözcüklerinin kökü aynıdır. Kalem, kişiyi bir iklime sokar. İklim, kişiye mürekkep olur. "Onların işleri şura iledir" "İçinizden bir topluluk olsun" ayetleri buna işaret ediyordur belki de.

Kalemî ve kelamî çalışmalarda bulunanlar bir "iklim" içerisinde olsun diye... "İnsan insana mürekkeptir" diyebilir miyiz?

İklim; "yıllara dağılmış ortalama hava durumu" anlamına geldiği gibi "coğrafya" anlamına da gelir. Bu da, kalemin bir muhiti olduğunu düşündürüyor bana. Hicret ayetlerini böyle de düşünebiliriz belki.

 

Tweetlerin devamında “hicrete dair” şeklinde alıntıladığım ayetleri daha önce burada yayımlamıştım: https://benmbs.blogspot.com/2021/04/hicrete-dair-derledigim-birkac-ayet.html

bizler ezilen kimselerdik” diyenler sanki “bizler bir iklime sahip değildik” der gibi…

Ankebut 56: Ey inanan kullarım! Yeryüzüm geniştir. Öyleyse yalnız Bana kulluk edin.

Nisa 97: Doğrusu,  kendilerine haksızlık eden kimselere,  melekler canlarını alırken: "Neden bu durumdaydınız?" derler. Onlar: "Biz yeryüzünde mustaz'af kimselerdik" derler. Melekler: "Allah'ın arzı geniş değil miydi,  hicret etseydiniz ya!" derler. İşte bunların yeri Cehennem'dir. Orası ne kötü bir yerdir.

Nisa 100: "Kim, Allah yolunda hicret ederse, yeryüzünde gidecek pek çok yer ve genişlik bulur. Kim, Allah'a ve Rasul'üne hicret edip, yurdundan ayrılır da sonra onu ölüm yakalarsa, onun ecri kesinlikle Allah'a aittir. Kuşkusuz, Allah çok bağışlayıcıdır, rahmeti kesintisizdir."

 

Hicretle ilgili olabilir:

Yunus 83: Firavun ve ileri gelenlerinin, kendilerine kötülük yapacaklarından korktukları için, Musa'ya halkından az sayıda gençten başka inanan olmadı. Zira Firavun, o yerde çok büyüklenmişti. O, çok aşırı gidenlerdendi.

Yunus 84: Musa dedi ki: "Ey halkım! Eğer Allah'a iman etmişseniz ve O'na teslim olmuşsanız, o halde O'na tevekkül* edin."

Yunus 85: Dediler ki: "Biz, Allah'a tevekkül ettik. Ey Rabbimiz! Bizi zalim halk için bir fitne yapma."

Yunus 86: Rahmetinle bizi bu kâfirler topluluğundan kurtar."

 

Kalemin iklimi vardır. İklimini bulamayan kalemin mürekkebi kurur:

@muratonderman: https://twitter.com/muratonderman/status/1295673320516485125

Üniversitelerimizin biraz daha gayretle, daha çok çalışılarak veya çelik gibi bir iradenin bir buzkıran gemisi gibi yol açmasıyla ABD'nin en iyi üniversiteleri düzeyine çıkabileceği varsayılıyor galiba. Sorun tembellik, iradesizlik, isteksizlik veya çalışma etiği eksikliği vb.

Bence öyle değil. Tr'de 7/24 de çalışsanız, bilim Nobeli alamazsınız. Politik engellerden ötürü de değil. Bu bireysel bir mesele değil çünkü. Bir alan oluşacak ki bu özerkliği de içerir, o alanda kurumlaşma gelişmiş olacak ki bu da gelenekleri ve kanonları vs içerir.

Sonraki nesillere aktaracaklarınız olacak. Her nesil sıfırdan kendi başına başlamayacak. Alan kendi dinamizmine, kurallarına ve sermayesine sahiptir. Bu sayede dönemin Fransa Cumhurbaşkanı, Sartre için Sartre Fransa'dır diyebilmiştir. Tr'de kime diyebiliriz o Türkiye'dir diye?

Nobelleri aslında tek tek insanlardan çok kurumlar alır. Hangi kurumun kaç nobellisi var, önce ona bakılması gerekir.

 

Kavimlerin farklılığıyla ilgili ayetlerle beraber aşağıdaki videoyu düşünelim lütfen.

"Gördük ki insan hayatı boyunca ne kadar farklı, fazla insanla çalışırsa o kadar daha verimli hale geliyor"

"Bilimsel sosyalleşme diye bir şey var"

Programın tamamı: https://youtu.be/4j5beoAMSBM

 


 

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Fena arkadaştan kaç, kaç!

“Fena arkadaştan kaç, kaç!” Furkan 28 - 30: ▪︎Eyvah! Keşke falancayı veli edinmeseydim! ▪︎Ant olsun ki bana öğüt geldiği halde, beni o sa...