Şimdilerde yerinde yeller esen bir tweeti alıntılayıp tanışmakla, ilişki – iletişim kurmakla alakalı bir şeyler yazdığım zincirleri derlediğim yazı. Zincirlerdeki bazı içerikleriyse akışı bozduğunu düşündüğüm için yazıya eklemedim. Murat hocanın mini zinciriniyse bağlamı aktarabilmek için bütünüyle yazıya aldım.
Kaynak:
https://twitter.com/benmbs/status/1139895552735420418
https://twitter.com/benmbs/status/1170817739860205568
https://benmbs.blogspot.com/2021/04/hicrete-dair-derledigim-birkac-ayet.html
https://twitter.com/muratonderman/status/1295673320516485125
Hicret, tanışmak, iletişim
Hucurat 13:
"Ey insanlar! Sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık. Birbirinizle
tanışmanız için sizi kabilelere ve sülalelere ayırdık. Allah'ın yanında en
kerim olanınız, en çok takva sahibi olanınızdır. Kuşkusuz Allah, her şeyi
bilendir, her şeyden haberdardır."
Rum 22:
Göklerin ve yerin yaratılışı,
dillerinizin ve renklerinizin farklı oluşu O'nun ayetlerindendir. Bunda
bilenler için ayetler vardır.
Firavun bile, Musa'yı bir tavsiye
üzerine sarayına almıştı. Musa ilim verilmiş kulla tanışmıştı. İlim verilmiş
kulla beraberken de başkalarıyla… "Onların işleri şura iledir"
ayetini böyle düşünebilir miyiz?
Kötü örnekleri görmek için de
"tanış olmamız" gerekiyor
Fatır 44: Yeryüzünde gezip,
kendilerinden öncekilerin sonlarının nasıl olduğunu görmezler mi? Onlar,
kendilerinden daha kuvvetliydiler. Göklerde ve yerde Allah’ı aciz bırakabilecek
yoktur. Şüphesiz O bilendir, kadir olandır
"Mağara arkadaşları izbe bir
yere çekilmişti" şeklinde itiraz gelebilir. Mağara arkadaşları; kıyam
ederek hakkı haykırmış, başka çare kalmayınca Allah'tan rüşt isteğiyle,
Allah'ın müdahalesiyle mağaraya sığınmıştı. Ve mağaradaki eğitimlerinden sonra
yeniden gönderilmişlerdi.
Tanışmak, iletişim kurmakla
ilgili bir başka zamanda da şunları yazmıştım: https://twitter.com/benmbs/status/1170817739860205568
"Kalem" ve
"iklim" sözcüklerinin kökü aynıdır. Kalem, kişiyi bir iklime sokar.
İklim, kişiye mürekkep olur. "Onların işleri şura iledir"
"İçinizden bir topluluk olsun" ayetleri buna işaret ediyordur belki
de.
Kalemî ve kelamî çalışmalarda
bulunanlar bir "iklim" içerisinde olsun diye... "İnsan insana
mürekkeptir" diyebilir miyiz?
İklim; "yıllara dağılmış
ortalama hava durumu" anlamına geldiği gibi "coğrafya" anlamına
da gelir. Bu da, kalemin bir muhiti olduğunu düşündürüyor bana. Hicret
ayetlerini böyle de düşünebiliriz belki.
Tweetlerin devamında “hicrete
dair” şeklinde alıntıladığım ayetleri daha önce burada yayımlamıştım: https://benmbs.blogspot.com/2021/04/hicrete-dair-derledigim-birkac-ayet.html
“bizler ezilen kimselerdik”
diyenler sanki “bizler bir iklime sahip değildik” der gibi…
Ankebut 56:
Ey inanan kullarım! Yeryüzüm geniştir. Öyleyse yalnız Bana kulluk edin.
Nisa 97:
Doğrusu, kendilerine haksızlık eden kimselere, melekler
canlarını alırken: "Neden bu durumdaydınız?" derler. Onlar: "Biz
yeryüzünde mustaz'af kimselerdik" derler. Melekler: "Allah'ın arzı
geniş değil miydi, hicret etseydiniz ya!" derler. İşte bunların
yeri Cehennem'dir. Orası ne kötü bir yerdir.
Nisa 100:
"Kim, Allah yolunda hicret ederse, yeryüzünde gidecek pek çok yer ve
genişlik bulur. Kim, Allah'a ve Rasul'üne hicret edip, yurdundan ayrılır da
sonra onu ölüm yakalarsa, onun ecri kesinlikle Allah'a aittir. Kuşkusuz, Allah
çok bağışlayıcıdır, rahmeti kesintisizdir."
Hicretle
ilgili olabilir:
Yunus 83:
Firavun ve ileri gelenlerinin, kendilerine kötülük yapacaklarından korktukları
için, Musa'ya halkından az sayıda gençten başka inanan olmadı. Zira Firavun, o
yerde çok büyüklenmişti. O, çok aşırı gidenlerdendi.
Yunus 84:
Musa dedi ki: "Ey halkım! Eğer Allah'a iman etmişseniz ve O'na teslim
olmuşsanız, o halde O'na tevekkül* edin."
Yunus 85:
Dediler ki: "Biz, Allah'a tevekkül ettik. Ey Rabbimiz! Bizi zalim halk
için bir fitne yapma."
Yunus 86:
Rahmetinle bizi bu kâfirler topluluğundan kurtar."
Kalemin iklimi vardır. İklimini
bulamayan kalemin mürekkebi kurur:
@muratonderman:
https://twitter.com/muratonderman/status/1295673320516485125
Üniversitelerimizin
biraz daha gayretle, daha çok çalışılarak veya çelik gibi bir iradenin bir
buzkıran gemisi gibi yol açmasıyla ABD'nin en iyi üniversiteleri düzeyine
çıkabileceği varsayılıyor galiba. Sorun tembellik, iradesizlik, isteksizlik
veya çalışma etiği eksikliği vb.
Bence öyle
değil. Tr'de 7/24 de çalışsanız, bilim Nobeli alamazsınız. Politik engellerden
ötürü de değil. Bu bireysel bir mesele değil çünkü. Bir alan oluşacak ki bu
özerkliği de içerir, o alanda kurumlaşma gelişmiş olacak ki bu da gelenekleri
ve kanonları vs içerir.
Sonraki
nesillere aktaracaklarınız olacak. Her nesil sıfırdan kendi başına
başlamayacak. Alan kendi dinamizmine, kurallarına ve sermayesine sahiptir. Bu
sayede dönemin Fransa Cumhurbaşkanı, Sartre için Sartre Fransa'dır
diyebilmiştir. Tr'de kime diyebiliriz o Türkiye'dir diye?
Nobelleri
aslında tek tek insanlardan çok kurumlar alır. Hangi kurumun kaç nobellisi var,
önce ona bakılması gerekir.
Kavimlerin farklılığıyla ilgili
ayetlerle beraber aşağıdaki videoyu düşünelim lütfen.
"Gördük ki insan hayatı
boyunca ne kadar farklı, fazla insanla çalışırsa o kadar daha verimli hale
geliyor"
"Bilimsel sosyalleşme diye
bir şey var"
Programın tamamı:
https://youtu.be/4j5beoAMSBM
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder